Tarihçe
OKULUMUZUN TARİHÇESİ
Okulumuz binas 1996 yılında yapılmış olup, özel bir kurum tarafından işletilmiştir. Daha sonra 15 Temmuz Darbe girişiminden sonra Devletimiz tarafından el koyularak 2016 – 2017 eğitim öğretim yılında Şehit Tahsin Gerekli İmam Hatip Ortaokulu olarak faaliyet göstermektedir.
15 TEMMUZ ŞEHİDİMİZ TAHSİN GEREKLİ
( Öz Geçmiş)
Tahsin GEREKLİ, 22.04.1977 tarihinde Elazığ'ın Baskil ilçesinin Yukarı Kuluşağı köyünde ailenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Daha sonra ailesi ile birlikte Malatya merkeze göç etti. İlkokula Malatya'da başladı ve 4.sınıfa geçtiğinde ailesi ile birlikte İstanbul'a taşındı. İlkokulu ve ortaokulu İstanbul / Şirinevler'de tamamladı. Liseye geldiğinde aile bütçesine katkıda bulunmak maksadıyla okuldan ayrıldı ve babasına ait triko atölyesinde çalışmaya başladı. Yirmi dört yaşında Gülizar Hanım ile evlendi ve bu evliliklerinden Hayrunnisa, Muhammet Hamza, Rumeysa, Ayşe ve Meryem isminde beş çocuğu oldu. Dini yaşantısına azami şekilde önem veren Tahsin, yirmili yaşlarda Konya'da ikamet eden Seyda Muhammed Konyevi'ye intisap etti. Hayatının bundan sonraki kısmının büyük bir çoğunluğunu iman ve İslam hizmetine ayıran Tahsin, Bayrampaşa bölgesinde bir kanaat önderi olarak gününün büyük bir kısmını ve hatta akşamlarını da iman hizmetine ve irşad faaliyetlerine adadı.
Tahsin, hayatının son anlarında gördüğü rüyaların etkisi ile şehit olacağını anlamıştı. İsmail Kaya ismindeki bir arkadaşı, Tahsin ile ilgili bir anısını şöyle anlatıyor: 15 Temmuz'dan iki üç ay önceydi, Bayrampaşa'da bir sohbette akşam Tahsin ile birlikte oturuyor muhabbet ediyorduk, Tahsin bana bir rüya gördüğünü ve onu yorumlattığını, şehit olacağını söyledi. Ben önce ciddiye almadım, "Dalga mı geçiyorsun? Asker değilsin, polis değilsin, savaş mı çıkacak da şehit olacaksın?" dedim. Sonra ciddi olduğunu anlayınca inşallah rüyan doğrudur şehit olursun diye dua ettim. O da bana inşallah sen de şahit olursun dedi.
15 Temmuz akşamı Tahsin, yine Bayrampaşa'da bir sohbette bulunuyordu. Daha fazla insana ulaşabilmek ve iman hizmetinde bulunabilmek için arkadaşları ile bir istişare yaptılar, sonrasında yine Bayrampaşa'da bulunan ve 24 saat açık bulunan triko atölyesine geçti. Çalışanları ile muhabbet ediyordu. Sonrasında hainlerin darbe kalkışmasına başladıklarını öğrendiler. Konya'daki seydaların da teşvikleri ile bu hain darbeye baş kaldırmaya karar verdi.
Bu hain kalkışmaya karşı koymak için bütün arkadaşlarına "Herkes sokağa çıksın, bugün çıkmazsak yarın hiç çıkamayız!" şeklinde mesaj attı. Öncelikle işyerine yakın olan Bayrampaşa'daki Çevik Kuvvet Merkezine çıktı. Hainler buraya üç tank ile gelmişti. Gecenin ilerleyen saatlerinde halkın kalabalıklaşması ve mücadelesi sonucu bu tanklar Tahsin'in de içinde bulunduğu vatandaşlar tarafından teslim alınarak içindeki hainlerle birlikte polislere teslim edildi.
Boş durmayan Tahsin, daha sonra beş arkadaşı ile birlikte kendi aracıyla Vatan Caddesi'nde bulunan İstanbul Emniyetindeki mücadeleye katılmak için buraya geldi. Vatan Caddesi'nde büyük bir kalabalık vardı ve buradaki polisler asıl sıkıntının Saraçhane'deki Büyükşehir Belediyesinde olduğunu söylüyordu. Tahsin, bunu öğrenince hemen aracıyla oraya doğru yöneldi. Belediye binasına yaklaştıklarında hainlerin yolları kapattığını ve binayı ele geçirdiklerini gördüler. Aracını yolun ortasında bırakıp binaya doğru ilerlemeye başladı. Binanın üst katından ateş ediliyordu. Biz oraya vardığımızda hemen önümüzde bir kişi başından, bir kişi de göğsünden vurularak şehit oldu. Tahsin'i durdurmaya çalıştık, biraz geride kalalım dedik ama o bizi dinlemedi, bir de baktık ki en önde o var. Hainler ateş edince herkes yere yatıyor sonra tekrar ayağa kalkıyordu. Bu böylece iki üç defa devam etti. Tahsin, ayağa kalkıp iki elini de kaldırarak "Ne yapıyorsunuz, silahsız ve savunmasız bu kadar halkın hepsini öldürecek misiniz?" diyerek bağırdı. Yine ateş edildi ve biz de yere yattık. Tahsin'in de yere yattığını düşündük ama bir de baktık ki Tahsin göğsünden tek kurşunla vurulmuştu. Orada bulunan bir araçla hastaneye yetiştirmeye çalıştık ama Tahsin, kelime-i şehadet getirerek Peygamberlikten sora en yüce makam olan şehitlik makamına ulaştı.
Tahsin'i bu şanlı mücadelesinde yalnız bırakmayan ve vurulduğu anda onu kucağına alarak arabaya taşıyan, şehadetine şahitlik eden arkadaşı İsmail KAYA idi.
Rabbim, hem Tahsin'in hem diğer 15 Temmuz şehitlerinin hem de bütün şehitlerimizin şehadetini kabul etsin. Allah, hainlere fırsat vermesin ve güzel vatanımıza bir daha böyle büyük acılar yaşatmasın.
Amin...
...
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
...
Mehmet Âkif Ersoy
